Çorbalar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Çorbalar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Mart 2017 Cuma

Germe Nahini



İnsanı bir heyecan kaplıyormuş!
Evet evet,uzun bir aradan sonra buraya birşeyler yazıyor olmak hem çok heyecanlı hem de çok tedirgin edici..
Bu sayfa,2017 yılının eylül'ünde 10 yılı devirecek.Bu benim adıma mühim dursa da blogun son yıllarında üretkenliğin buraya yansıması açısından o mühim olma halini yitirdi.
Buna dair nedenleri buraya eklediğim son yazılarda açıklamıştım. Ama benim için aslında hem değişen hayatımın etkileri hem de bunun yanında buraya ekleyeceklerimi fotoğraflama konusunda yaşadığım sıkıntılar  da sebeplerim oldu. Sıkıntıları tekrardan zikredersem; gece çekim yapamamak,yemekler olduğunda evde olamayıp günışığını kaçırmak, ölçüyle yapılamaması gibi teknik sıkıntılar.
Birşeyi öylesine yapmak yerine her açıdan dikkate alarak yapılmasından yanayım.Mükemmelin peşinde değilim ki yaratılmışların "mükemmele" ulaşmasına da inanmıyorum. Ama burada bir hikaye ve yanında onun sonucunu sunacaksam, bunu uygun bir kareyle aktarmalıyım. Birde insanın hayatla olan bağını yaptığı her eylem hissettiriyor. Umarım buraya uzun aralıklarla da olsa yazdıklarımla aksettirebilmişimdir.

Açıkçası son yıllarda eklediklerimle hep bir silkelenme arzusunda olduğumdan dem vurmuşum. Ama olmamış, olamamış, olamadı...
2015 yılıyla başlayan durma halim ve beraberindeki dönüşüm-değişim ile başka yere doğru, ama aslında aslolana doğru yol aldığımın farkındayım. Bunu buraya iliştirirsem aslında 10 yıllık bir blogger'ın bir yandan da kısa bir özetini bırakmış olurum. Çünkü bu yazıyı okuyacaklara da açıklama borcum var.

10 yıl içinde yazdıklarım evrilmiş ki ben de çok şey yaşayıp, on numara tecrübelerle büyüdüm. Bu tecrübeler düşüncelerime, ardından yaşamıma ve tabiki yazdıklarıma sirayet etti.
Sıfır kilometre diye söylenen klişe tabir yerine, sabit gibi dursa da daimi göçebe bir ruhun açıklaması olarak algılanması da naçizane talebimdir.

Sadece bir yemek blogger'ı değilim. Açıklamak, yazmak, hikayesinden bahsetmek de en azından benim adıma bu sayfanın şartıdır. Çünkü yaşadığım hayatı algılama tarzım böyle. Sadece tarif ekleyip, birşeylerden haberdar etmek değil de içinde varolan hikayesiyle aktarmak arzusuyla yola çıkmıştım. Elimden geldiğince de hem burada hem de İnstagram'daki sayfada da bu şekilde götürmeye çalışıyorum.
Hasılı diyecek sözüm, ekleyecek tariflerim, heybemi doldurma telaşım, dinlemenin hazzı, aktarmanın keyfiyeti olduğu müddetçe buradayım.

Okuyacaklara da müteşekkirim..

***



Burayı açarken aslolan hedefimden bambaşka yere doğru evrilsem de hala en çok istediğim şeylerden biri ailemin köklerinin geldiği yerin mutfak kültürünü tanıtmak, geleceğe aktarmak.
Bulgur diyerek dedemle yaptığım konuşmalarda çocuktum.
Annem ve anneannemi izleyip, öğrendiğimde büyüme yoluna geçmiştim.
Artık bayrak devralmak için uğraşan bir kalfayım.

Bu sebeple uzun aralığın sonucunda o kültürden bir yemekle açılış yapmak da çok daha anlamlı oldu.
Bu aslında bir çorba.Ama fikrimce ve güçlü tadıyla daha çok yemek gibi duruyor. Doyurucu çorba grubundan dersek belki daha uygun olacaktır.
İsmini Zazaca olarak okunduğu şekilde yazdım. Yazımda hata varsa özürler. Çünkü ağızdan ağıza öğrenilmiş bir dilden gelen bu ismi ancak böyle yazabildim.
Bizimkiler için "hedik" bu kara nohuttur. Bizde çocuklar için diş buğdayı yapıldığında bu nohutla yapılır. Tek başına yemek de çok nefistir. Buğday eklenmez,sırf bu yenir.
Böyle çorba olarak da ayrıca bir çeşidi daha var. Buna benzese de onun içine de buğday yerine bulgur köftesi giriyor. Onun da adı "Klorik" dir.
Bir dahakine de onu eklerim inşallah.



Germe Nahini
Malzemeler:

  • 1 kase kara ( Siyah )  nohut
  • 1 çay bardağı buğday
  • Su
  • 2 büyük boy soğan
  • Tereyağ 
  • Kuyruk yağı (bunu kullanmayanlar sırf tereyağ ile yapabilir. Veya kavurma kullanabilirler. )
  • Tuz
  • Toz biber

Hazırlanışı:

  1. Öncelikle kara nohutu akşamdan ayıklayıp,suya koyun.Suyun içine yaklaşık 1 çorba kaşığı tuz da atın.
  2. Sabah sudaki nohutun üzerine siyah bir su çıkmış olacak.Onu temiz su çıkana kadar su değişimi yaparak yıkayın.
  3. Yıkanan nohutu pişireceğiniz tencereye alın. Üzerini baya geçecek şekilde kaynar suyla doldurun. Buğdayı da ekleyin. Kaynadıktan sonra arada köpürecek.O köpükleri toplayıp, atın.
  4. Kısık ateşte pişmeye bırakın.
  5. Çorba pişmeye yakın özleşecek. Eğer suyunu kaybedip hala pişmediyse tekrardan kaynar su ekleyip, pişmeye bırakın.
  6. Çorba pişip hazır olunca altını kapatın.
  7. Zıfırı ( meyane ) için de 2 büyük boy soğanı yemeklik doğrayın. Tereyağ ile kuyruk yağında kavurun.
  8. Soğan karamelize kıvamında kızaracak. Ardından çorbanın altını tekrar açın. Bu zıfırı, tuzu,biberi  de ekleyip, bir kaynama gelene kadar ocağın altını açık tutun.
     Afiyet olsun.




29 Ekim 2015 Perşembe

Ekşili Köfte



Bazı tatlar vardır büyüdükçe seversin,alışırsın,hatta meftun olursun.
İşte Kabak tatlısı,Ekşili Köfte vb gibi lezzetler de benim için öyledir.Çocukken pek yemediğim ama annemin disiplini nedeniyle az yediğim yiyeceklerdi. Velhasıl Ekşili Köfte pek bir sevdiğim çorba oldu.12-13 yaşlarından sonra çok çok sevmeye başladım. Sanırım bunda maydonoz ile aramın düzelmesinin etkisi de var.
Geçtiğimiz günler de Neo Mutfak blogunun sahibi tatlı arkadaş Esra'da görünce annemden istedim. Çünkü bu blogun sahibi olarak dursam da,arkada duran aslolan mimar annemdir. Sağolsun 2 gün önce yaptı ve yine her zamanki gibi ennfes oldu.

Dilerim deneyenler de beğenir,afiyetle tüketir.
Dışardaki rüzgarın sesi içeriye kadar nüfuz ettiği bugünlere de pek bir yakışır.Afiyetlar ola..


Ekşili Köfte 

  • 250 gr orta yağlı kıyma
  • 3 çorba kaşığı un
  • 1 çay bardağı kırık pirinç
  • 1 soğan
  • 1 büyük boy havuç
  • 2 patates
  • 1 yumurta
  • Kimyon
  • Pulbiber
  • Kekik
  • 1 soğan
  • Tuz
  • Su


Hazırlanışı:


  1. Soğan rendelenir,yıkanmış pirinç ile beraber  kıymanın içine eklenir.Baharatlar ve tuz da eklenip,yoğurulur.Yoğurulup hazır hale gelen köfteler misket büyüklüğünde yapılıp,unun içerisinde yuvarlanıp her tarafına eşit dağılması sağlanır.Hepsi böyle yapıldıktan sonra kalan un,çorbaya verilecek terbiye için bir kaseye alınır.
  2. Yaklaşık 1,5-2 litre kaynayan suya önce minik minik doğranmış havucu ekleyin.Havuç 7-8 dakika pişsin,ardından da patates ve köfteleri ekleyin.
    .Hepsi pişince,kenara ayırdığınız unun içerisine 1 yumurta sarısı,1 limon suyu ekleyin,azıcık da su ilave edip  iyice çırpın.Bu çırpılan karışımı  pişen çorbaya ekleyin ve eklerken de muhakkak çorbayı karıştırın ki kesmesin. 1-2 taşım bu terbiye ile kaynadıktan sonra da altını söndürün.Üzerine eritilmiş tereyağ ile ince kıyılmış maydonoz ekledikten sonra çorbanız hazırdır,afiyet olsun.


28 Mayıs 2013 Salı

Bezelyeden de çorba olur*

Pazar günleri evden pek çıkmam,haftaiçi yoğun bir şekilde dışarıda zaman harcanınca daha bir  külfet oluyor ve şehir hayatında pazar günleri adımınızı dışarıya atmak elzem değil  ise gerçekten çok sıkıntılı olmakta.Pazar günleri kuşların güzel sesi ile uyanmak ardından ya yürüyüş ya da kitap okumak ve sonrasında güzel bir kahvaltı sofrası ile devam etmesi haftanın bütün yükünü alıyor.Sonrasında annemle ve bazen kahveye misafirle kahve keyfi amma bu kadar güzellemenin üstüne de amelelik güncemi tutmaya başlıyorum.Yapmam gereken işler oluyor,kütüphanede temizlik,masada düzen,evin her daim yenilenen işleri derken akşamına bitkin oluyorum.Son dönem yeni tarifler bile denemiyor(d)um hem üzerimdeki atalet,yoğunluk hem de pazarları başka şeylerle fazla hemhal olmam..Dün şükür bunu kırdım,kaç zamandır tarifini alıp deneyeceğim çörekleri denedim ardından da ne çorbası içsek konuşmaları geçtikten sonra bir kere sadece bezelyeden de çorba varmış diyecek kadar aklımda kalan,tarifine dair hiçbir bilgim olmadığı halde bezelye çorbası yapmış oldum.Aslında birkaç hatta bazen birçok deneme sonrası eklesem de bu çorba iyi sonuç verince bende bezelye zamanı kaçmadan yayınlayayım istedim.

Bezelye düşünce yaz geldi hissi olur bende halbuki çilekler,erikler en güzel habercidir.Birde annemin yıllar önce sık yaptığı orman kebabı vardı içinde bezelye olurdu ve çok severdim.Bizim evde genelde yemeği yapılır,kıymalısı ve bazen tavuklusu birde garnitür olarak sık tüketilir.Ama çorba olarak hiç denenmemişti.Kendimce çıkarımlar yaparak hızlıca birşeyler yaptım,beğenildi dilerim sizler de deneyince aynı beğenilere sahip olabilirsiniz.Şimdiden afiyet olsun!

*Bu arada "Kremalı Bezelye Çorbası"diye adlandıracağım çorba için sofrada bu cümleyi kuran abim ve kardeşime gelsin bu başlık dedim:-)

Malzemeler:

  • 2 su bardağı bezelye
  • 3 su bardağı su
  • 1 paket süt kreması
  • 1 çorba kaşığı un
  • 1,5 çorba kaşığı tel şehriye
  • Tereyağ
  • Zeytinyağı
  • Tuz
  • Su
Hazırlanışı

  1. Öncelikle bezelyeleri 3 su bardağı su ile bir tencereye koyun ve haşlayın.
  2. Haşlanan bezelyeleri içindeki suyu ile birlikte blendırdan geçirin.Hazır olduktan sonra onu bir kenarda bekletin.
  3. Başka bir tencere tereyağını,unu ve tel şehriyeyi koyup unun kokusu çıkana,pembeleşene kadar kavurun.
  4. Kavrulan unu tel süzgeçle karıştırırken blendırdan geçirdiğiniz bezelyenizi de yavaş yavaş karıştırın.
  5. Ardından 1-2 bardak su daha ekleyin.Bu kısımdaki su için kesin ölçü veremiyorum çünkü çorbanız çok katılaşmassa bu yetebilir ama katılaşırsa artırabilirsiniz.
  6. Kremayı ekleyin ve ardından göz kararı tuzunu da ekleyip bir taşım krema ile de kaynadıktan sonra çorbanız hazır olmuştur.

3 Ekim 2012 Çarşamba

Kremalı Mantar Çorbası-Zeyneb Usulüyle

5 senedir blog sahibi olup her türlü şeyi birbirine önce hayalde sonra hakikatte karıştırıp değişik tatlar yakalama derdinde olan birinin mantar çorbası için km lerce ötede 2 günlük tatile giden annesini aramasının cevabı nedir diye sordum durdum kendime pazar günü?
:-)
Evet evet doğru diyorum annemi aradım,sonra bu çorbayı 5-6 dakika kaynatmam lazım mı diye sormak için annemi aradım ve annem yerine telefona çıkan teyzemden bir püf noktası da kaptım.Un kavrularak yapılan çorbaların kaynamaya durduktan sonra muhakkak 6-7 dakika kaynatılması gerekirmiş.
Ne yapalım daha neler çıkacak benim bilmediğim,eee arada terziler gibi kendi söküğümüzü dikmekte zorlansak iyi olur herhal..
Malzemeler:
  • Yarım kiloya yakın mantar
  • Yarım paket krema(200 ml olanların yarısı)
  • 4 su bardağı su+1 su bardağı süt(ama kremayı tam paket koyar iseniz bu sütü eklemeyin ve 4 su bardağı su yeter eğer çorba koyulaşırsa biraz su ekleyebilirsiniz)
  • 2 çorba kaşığı un
  • 1 çorba kaşığı tereyağ
  • Tuz
Hazırlanışı:
  1. Öncelikle mantarları minik minik doğrayın.Doğradığınız mantarları harlı ateşte kendi suyunda pişirin.
  2. Pişen mantarları bir kenara ayırın ve ayrı bir tencerede unu yağ ile kavurun.
  3. Kokusu çıkıp pembeleşmeye duran una azar azar soğuk suyu ekleyip bir yandan da çırpma teli ile çırparak topaklanmayı önleyin.
  4. Ardından kremayı ekleyip tekrardan çırpmaya devam edin.Kremanın da iyice karışmasındna sonra mantarları ev tuzu ekleyip kaynayana kadar karıştırın.
  5. Kaynamaya duran çorbanızın altını kısın ev 5 dakika kadar kaynatın.
  6. Hazır olan çorbanın altını kapatıp istediğiniz şekilde servis edin.
Bu arada en en yakın zamanda annemin mantarlı çorba tarifini vereceğim,asıl onu eklemekti hep niyetim ama benim yaptığımın fotoğrafı hazır olunca öne geçti.Birde mantarlar biraz dolabta renk değiştirmişti ondan sebep daha çok rengini değiştirdi bir dahaki sefere aldığım gün yapacağım.

18 Ağustos 2012 Cumartesi

Yayla Çorbası ne de kolaymış!

Bayram kapıda!
Yarın bayram inşallah,arefe günü çorba yayınlamak fazla aykırı kaçıyor biliyorum ama böyle ayarlamıştım.Bu ramazan da annemlerin misafirlere genelde mangal yapması sulu yemek vs lerin yapılmasını engelledi ve gene ben uzun aralar verdim.
Aslında biliyorum böyle sık sık engeller diye başlayan cümleler bir yerden sonra insanı sıkıyordur belki de arada takipçi olan kişilerden de "aa anladık sen de"diyebilirler onların ayrıca haklarını helal etmelerini isterim..
Ama son yıllarda şunu çok iyi anladım nasipte olan dışına istenilse,zorlanılsa dahi çıkılamıyor..
Yayla çorbası belki de bu blogun ilk tariflerinden ya da çorbalarda ilk olanlardan olmalıydı çünkü hem çocukluğumun lezzeti hem de benim damak tadımdaki üçlemeden çorba olanıdır.Sütlaç yazımda da bahsettiğim gibi Yayla çorbası+sütlaç+annemin köftesi=vazgeçilmez!
Yayla çorbasını her içtiğimde aklıma annemin çorba hazır olduğunda tereyağ eritip dökmesi ve ardından yağın eritildiği tavaya bir kepçe çorba katıp karıştırıp tekrar tencereye boşaltması ve eve yayılan mis gibi tereyağ kokusu gelir...
Annem yapımını tarif edince cahilliğimizi mazur görun bu kadar az malzeme ve kolay bir çorba sanmıyordum.Benim için leziz,harika ama şurası da muhakkak annem gibi tutturabilirmiyim orası şaibeli:-)

2-2,5 su bardağı yoğurt
1 çay bardağı pirinç
4 su bardağı su
Tereyağ
Tuz
Nane
Ayrıyeten göz kararı su

Hazırlanışı:
  1. Su ile pirinci haşlayın.Haşlanınca yoğurdu biraz sulandırıp içine katın
  2. Güzelce birbirine karıştırın ve göz kararı su ekleyin.Yavaş yavaş karıştırarak pişirin ve muhakkak kaynayana kadar karıştırın yoksa hemen yoğurt keser(diye tamamladı cümleyi annem).
  3. Kaynadıktan sonra 10-15 dakika kısıkta kaynamaya bırakın.
  4. Eğer çorba gözünüze katı gelirse tekrardan su ekleyebilirsiniz.
  5. Son olarak tavada erittiğiniz tereyağına nane ekleyin ve çorbanın üzerine gezdirip servise hazır edin.

28 Şubat 2012 Salı

Anneannem,çocukluğum,şalgamlı mercimek çorbası

Çocukken anneanneme gittiğimde ilk işim mutfağa girip o gün anneannemin ne pişirdiğien bakmak olurdu ve baktığım zamanların bazısında bu çorbadan olduğunu gördüğümde hüsrana uğrardım çünkü şalgam benim için kokan ve mercimek çorbasını bozan birşeydi.Bunlara rağmen şifa niyetine tadardım ya da arada annemi,anneannemi kırmamak için yerdim.Anneannem şalgamı çok severdi ve çorbayı muhakkak sık sık yapardı kendine ve geçen gün bizim evde annem ve İsmehan teyze bunu yaptıklarında anneannemi yad edip durdular ki belki de halen yad etmediğimiz an yok!
Bugün hala soğuk yaklaşsam da bu çorbaya anneannemle karşılıklı oturup içmek isterdim belki de bu özlemimi son günlerde sık sık rüyamda gördüğümde dindirebilirim diyeceğim ama o bile dindirmez..

  • Yarım kilo şalgam
  • 1-1,5 su bardağı mercimek
  • 1 büyük boy soğan
  • 1 çorba kaşığı kadar salça
  • Pulbiber
  • Tuz
  • 4-5 su bardağı kemik suyu
  • Su

  1. Soğanı kavurun,ardından salçayı ekleyin.
  2. Sonrasınsa ise mercimeği ekleyin ve az su koyun.
  3. Koyduğunuz su sonrası kabarmasını bekleyin ve ufak ufak doğradığınız şalgamları ekleyin.
  4. Ardından göz kararı su ile kemik suyunu ekleyin(kemik suyu da göz kararı eklenmiştir,kemik suyu olmayan bulyon kullanabilir)ve kaynmaya bırakın.
  5. Kaynadıktan sonra altını kısın ve kıvamını alana kadar kaynatın..

14 Şubat 2012 Salı

Elaziz den farklı bir Buğday Çorbası

Annem geçenlerde bizim memleketli olan Remziye teyze ile içli köfte yaptı,onun ertesi gün gelecek misafirleri için.Misafirlerin bu sohbet&muhabbet zamanlarına bende dahil oldum ve annemin içeri girdiğimde söylediği şu cümle ile karşılandım "Zeynep tam sana göre bir çorba var çok güzel!"Allah Allah dedim bir an annem de kızı gibi oldu dedim hatta.Neyse sonra çorbayı içmeye başladım ki anladım annemin ne demeye çalıştığını.Çorba gerçekten çok özel ve güzeldi benim için bizim köyde buğday daha çok ayranlı olan çorbalarda kullanırken böyle salçalı halde ilk defa içtim.Birde bunun üzerine Zerrin de duydu bu çorbayı ve o da merak ediyordu tarifini bu sebeple gecikmeli olarakta olsa tarif ona da gelsin.
Annem hemen tarifi aldı ve yaptı ama ismini bir türlü öğrenememişti.Her akşam diyordum sordunmu diye ama hep unutmuş oluyordu sormayı Remziye teyzeye bu akşam sordum ve adını"buğday çorbası"dedi,belki başka bir ad ile söyleyenler de vardır ama bana söylenen bu.

Bu yöresel lezzeti Remziye teyzenin annesi çok yaparmış eskiden,onların birde semizotu ile olan bir çorbaları var enfes tek kelimeyle şu an olsa 2 kase içerim harika ama zamanı değil inşallah yaz gelince onu da yapar ve yayınlarız.
  • 1 su bardağı buğday
  • yarım su bardağı yeşil mercimek
  • 1 orta boy soğan
  • 1 çorba kaşığı salça
  • Tuz
  • Pul biber
  • Nane
  • Tereyağ
  • Sıvıyağ
  • Dilerseniz kavurma ve kemik suyu da kullanabilirsiniz
  • Su göz kararı
  1. Akşamdan buğdayı ılık suya koyun,yeşil mercimeği de kaynar suya koyun ve bir gece bekletin.
  2. Sabah bu beklettiğiniz bakliyatların ikisini de(aynı anda)çorbayı yapacağınız tencereye koyun,üzerini geçecek kadar su ekleyin ve kaynamaya bırakın.
  3. Kaynadıktan sonra altını kısın ve iyice pişirin.
  4. Piştikçe suyunu çeken bu bakliyatlara su ekleyin,iyice pişmeye durduğunda ayrı bir tencerede soğanı yağ ile kavurun bu işlem bittikten sonra da salçayı ekleyin.
  5. Sonra bu kavurup hazırladığınız soğanı pişirdiğiniz bakliyatınızın içine koyun ve beraber yaklaşık 10 dakika daha pişirin.
  6. Çorbanız piştikten sonra altını kapatın ve üzerine kuru nane gezdirin.

12 Ağustos 2011 Cuma

Yoğurt Çorbası

Birşeyler karalamak adına yazdım durdum hatırlamadığım kadar sildim de durdum..Neyse ben en fazla çorbayı anlatayım yeter herhal bugünlük?
Ataletin ramazanla bütünleşmiş kısımlarını kırpıp kırpıp yıldız yapmak istiyorum!
***
Bu arada farkındayım bu çorbaya da girizgah yapmak lazım.Bu çorbayı birkaç zaman önce dergileri karıştırırken çok eski bir sofra dergisinde gördüm ve o zaman yaptım ama fotoğraflayamadım.Beni bilenler bilirler "yayla çorbası"düşkünlüğüme ve hala yayınlamadım benim için özel olan annemin yayla çorbasını.
Neyse bu tarifi o zaman denediğimde de yoğurt tadı gelmesini sevdim hakeza gene ben beğendim,zaten basit bir çorba ve diğer yoğurt çorbalarına benzerlikler var sanki.

Malzemeler:
  • 3 çorba kaşığı yoğurt(ben 6 kaşık yaptım)
  • 3 çorba kaşığı un
  • 1 yumurta
  • Dilediğiniz kadar su
  • Tuz
  • Pulbiber
  • Sıvıyağ(ben tereyağ ile yaptım)
Hazırlanışı:
  1. yoğurdu,unu ve yumurtayı derin bir kapta çırpın,karıştırın.
  2. Yavaş yavaş su ilave edin ve ardından ocağa koyun.
  3. Tuzunu da ilave edip kaynayıncaya kadar karıştırın.
  4. kaynadıktan sonra 5 dakika sonra ocaktan alın
  5. Küçük bir tavada yağı eritin kırmızı pul biber ekleyip hazırlanan bu yağı çorbanın üzerine döküp servis edin.
*Sofra Dergisinden alınmıştır.

    3 Nisan 2011 Pazar

    Patates Çorbası

    Yaz geliyor diye üzülüyordum ki geçtiğimiz hafta güzel soğuktu ve bu haftada da devam edicek gibi.
    Yaz aylarını pek sevmem hoş herşey lazım bizler için ama bana yaz ayları ve onun habercisi ilkbahar hep yaramamıştır güzel şeyler getirmemiştir..Klasiktir her ademoğlu gibi kötü birşeyleri zamana,mekana anlam yükleyip onları kötü ilan etme hadisesi tabi ki bende de var bu sebeple yaz mevsimi ile aramızda koca bir mesafe var.
    Bugünlerde mutfağa girmeye ne hal mecal ne de keyif var..Kek istiyordu bu akşam canım uzun zamandan beri onu bile yemek istemiyorken..
    Ruhumuzun tellerinde kopukluklar olunca ya da dilde dökülmeye çalışan cümleler varolunca daha bir zor oluyor sırtımızdaki "yaşam"ın içerik kısmı.
    Bu içerik kısmının daha ala olduğu zamanlarda bir akşam sırf çorba içmek istiyorum deyip yaptığım ve hala tadı damağımda kalan tam bana göre olan çorba ile bu sıkıntılı günlerden kurtulmayı dileyelim Allahtan!


    Malzemeler:

    3 adet orta boy patates(evde küçük boy vardı ben 6 ufak boy patates kullandım)
    4 su bardağı su
    1 çorba kaşığı un
    1 tatlı kaşığı tereyağı
    1 su bardağı süt
    Tuz

    Üzerine:Pulbiber,dereotu

    Hazırlanışı:
    • Kabukları soyulmuş ve dörde bölünmüş patatesleri su ile birlikte tencereye alıp yumuşayana kadar pişirin.
    • Daha sonra patatesi  blenderdan geçirin.
    • Bir tencerede un ve tereyağını kavurup,yavaşça sütü ekleyin.
    • Bu karışıma blendırdan geçirdiğiniz patatesi katın ,tuzunu ayarlayın ve 5 dakika daha kaynamaya bırakın(kıvamı koyu olursa su ilave edebilirsiniz.)
    • Üzerine pulbiber serpin ve dereotu ile süsleyebilirsiniz
    *Kıvamı koyu olursa su ilave edebilirsiniz denmiş orada ama ben onun yerine süt ekledim göz kararı isterseniz su ya da süt ekleyebilirsiniz.Hatta sonra bekleyince de katılaşınca ben gene süt ekledim.
    Üzerine de dereotu yoktu diye kuru ekmekleri az yağ ve biberle bir karıştırdım ve ekledim böyle de tavsiye ederim nacizane.
    Şubat 2011'e ait Sofra dergisinden alınmıştır.

    29 Kasım 2010 Pazartesi

    Dolabtan çıkan sebzelerle çorba

    Dün Tijen ablanın yazısını okuyunca bende kendimi mutfakta buldum hatta ona da yazdım.Açıkçası onun o anlatımıyla hele sebze ile arası iyi olmayan ya da diyetle işi olmayanda kendini çorba yaparken bulabilir mutfakta.Tijen ablanın söylediği gibi sağlıklı birşey yapmaya çalıştım kendimce ama ne kadar oldu bilemem.Çünkü gördüğünüz gibi üzerine 1-2 tel dil peyniri ekledim ama sadece ve sadece  2 çorba kaşığı zeytinyağı var.
    Tijen ablaya ve incelmek için güzellikler yapan becerikli hatunlara çok ama çok teşekkürler!

    Önce 1 küçük kerevizi,1-2 orta boy patatesi ve 2 havucu rasgele doğrayın ve biraz su eklediğiniz tencereye pişirmek için koyun.Onlar hafif yumuşamaya durunca yaklaşık 1 demet kadar maydonoz,6-7 sivri biber,5-6 adet pırasanın kök kısmı(yani beyaz kısmı),2 diş sarımsakta ekleyip hepsini yaklaşık 6-7 dakika daha kaynattıktan sonra altını kapadım.İlk kaynarlığı gidince de blendırdan geçirdikten sonra 2 çorba kaşığı sızma zeytinyağı da ekledikten sonra çorba hazır oldu.Servis edildiği zaman da üzerine  memleketten gelen dövülmüş domates kurusundan az serpip çok az da dil peyniride ekledikten sonra cidden afiyetle içtim.


    • Küçük bir itiraf:Açıkçası maydonozun kokusunu hissediyordum pişerken acaba güzle olmaz mı diye bir korkum vardı ama cidden nefis olmuştu!Maydonoza yeni yeni alışıyorum mazur görün çocukluğumda çok suyunu içmekten kalan bir antipati.


    19 Nisan 2010 Pazartesi

    Naneli Havuç Çorbası


    Pazar sabahı saat 7:30 annemle yemek dergisinde çorbalara bakıyoruz!Tuhaf değil mi sabah sabah?2 gün evde yoktum(cuma ve sumartesi)cumartesi geldiğimde annemler yoktu gecede geç gelmişler bende horul kısmındaydım hayatımın:)Velhasıl çorbasever biri olarak gözüme kestirdiğim çorbaları anneme gösterirken gördük bu turuncu lezzeti.Bu sabahta derse yetişme telaşesiyle çıkarken anneme dergiyi verdiğim gibi akşam çorbayı içebilmek dileğiyle deyip gittim!Ve akşam evde doyurucu,rengi güzel tadı da pek güzel bir çorba içtim.Birde annemin bu çorba hakkındaki yorumu "bu çorba olunca bir pilav yeter,çünkü çok doyurucu"!
    Malzemeler:

    500 gr havuç
    50 gr tereyağı(yaklaşık 1 çorba kaşığı kadar gelir yada biraz daha eklersiniz)
    Yarım çay kaşığı toz zencefil
    Yarım çay kaşığı kişniş
    Yarım çay kaşığı kırmızı toz biber
    100 ml krema(200 ml lik paketin yarısı)
    5 su bardağı sıcak su
    Tuz
    Karabiber

    Üzeri için:

    Taze nane

    Hazırlanışı:

    1)Havucun kabuklarını soyup,iri doğrayın.Tereyağını eritip havuçları 3 dakika kadar kavurun ve su,tuz,zencefil,karabiber,kişniş ve kırmızı toz biberi ekleyin.Tencerenin kapağını kaparatarak kısık ateşte 30 dakika pişirin.
    2)Karışımı blender ile pürüzsüz hale gelinceye kadar karıştırın.Tencereyi tekrar ocağa alıp,bir taşım kaynatın ve kremayı ilave ederek karıştırın.Çorbayı kaselere paylaştırıp,üzerine ince kıyılmış taze nane serperek servis yapın.

    Lezzet Eylül 2009
    Dipnot:
    • Ben bütün şekilde naneyi ekledim.Dilerseniz sizde öyle servis edersiniz ama kıyılmış şekilde aslında ekleniyormuş.
    • Tarifi aynen yazdım ve güzel sonuç aldım.Açıkçası aynı dergiden bir gece önce yaptığım kurabiyesinden aynı sonucu alamadım.Ama çorba güzel oldu tavsiye edilir

    8 Eylül 2009 Salı

    Malhitiye Çorbası

    Bu çorbanın yapımıda ha yaptım yapıldım derken gecikti,tarifide aynen eklendi eklenicek derken gecikti:)
    Yapacağım zaman evdeki çorbalar bitmek tükenmek bilmedi tarif içinse önden başka şeyler çıktı velhasıl sonunda eklemeye çalıştım kazasız sorunsuz inşAllah!
    Çorbaya düşkünlüğüm zaten aşikare bir durum helede böyle sevdiğim bakliyatların birbirine girdiği tatlara ise hayranım ben çok sevdim bu çorbayı ve çok ama çok doyurucu ve bereketli!


    Malzemeler:

    4 çorba kaşığı zeytinyağı
    1 soğan
    1 rendelenmiş havuç
    1 çorba kaşığı domates salçası
    1 çorba kaşığı biber salçası
    1 çay bardağı kırmızı mercimek(sakın benim gibi çay bardağını taşıracak kıvamda doldurmayın:))
    8 su bardağı sıcak su(2 su bardağı daha ekledim ayrıca)
    Yarım çay bardağı pirin.
    Yarım çay bardağı bulgur
    25 gr.tereyağ
    Kırmızı pul biber
    Kuru nane
    Kekik
    Karabiber
    Tuz


    Hazırlanışı:

    1)Soğanı küp şeklinde doğrayıp zeytinyağında pembeleşinceye kadar kavurun.Salçalar,havu. ve mercimeği ekleyip 3 dakika kavurun.Üzerine sıcak su ilave edip tencerenin kapağını kapatarak kısık ateşte 20 dakika kadar pişirin.
    2)Pirin,bulgur,tuz ve karabiberi ekleyip pişirmeye devam edin.Tereyağını küçük bir tavada eritip içine pul biber,nane ve kekik ekleyin.Bu karşımı çorbaya ekleyip karıştırın.Servis kaselerien paylaştırıp sıcak servis yapın.


    Lezzet dergisi Eylül 2009

    28 Ağustos 2009 Cuma

    Körili kabak çorbası


    Lezzet dergisinin bu ayki sayısında bu çorbayı gördüğümden beri"bu kabak çorbasını yapacağım anne sakın başka çorba yapma"deyip durdum sonra bu pazartesi bunu daha çok yineledim kabakları falan aldım ama dün akşam ancak yapabildik!Neden yapabildik derseniz çünkü böyle çabalamama rağmen ben yapmış olmadım çünkü dün akşamüstü dışarı çıkmam gerekince anneme kaldı ve sağolsun herşeyini halleti en son süt ve baharat kısmını ben hazırladım..Anneler olmasa yandık zaten Allah onların ömrüne bereket versin hiç kimsenin başından annelerini eksik etmesin!


    Malzemeler:

    1 soğan
    2 diş sarımsak
    3 yemek kaşığı zeytinyağı
    400 gr.kabak
    350 ml süt
    1,5 su bardağı sıcak su
    1 çorba kaşığı köri
    Tuz
    Karabiber
    Yarım demet dereotu

    Hazırlanışı:

    1)Soğan ve sarımsağı küçük doğrayın ve zeytinyağında pembeleşinceye kadar kavurun.İri doğranmış kabakları ekleyip2 dakika kavurun.Üzerine sıcak su ekleyip yumuşayıncaya kadar pişirin.
    2)Karışımı suyu ile birlikte blenderdan geçirerek pürüzsüz hale getirin.Tekrar tencereye aktarın.Süt,köri,tuz,karabiber ekleyip kısık ateşte 5 dakika kaynatın.Ocaktan alıp içine ince kıyılmış dereotu ilave ederek sıcak servis yapın.

    Kaynak:Lezzet dergisi Ağustos sayısı.

    24 Ağustos 2008 Pazar

    Ayranlı Çorba

    köklerden gelen bir damak tadımıdır yada alışkanlık mıdır bilmem ama bizler için vazgeçilmez tatlardan biridir ayranlı çorba ve yapıldığında da çok çok hızlı şekilde tüketilir,sevilir hele de şu sıcak günlerde..
    buğdaya önem vermişler bizimkiler,muhakkak ki daha da önemli lezzetler ve önem verenler vardır ama şu yoğurtla karıştırılmışının bile 3-4 çeşidi var,zamanla aktaracağım inşAllah,yoğurtla pişmiş halini sıcak çorba yapan,yemek yapan,böyle soğuk ayranlı çorba yapan var da var yani..

    belki de zamanında kısıtlı imkanlar onlara ellerindekinden lezzeti farklı ama malzemeleri üç aşağı beş yukarı aynı olan yiyecekleri yapabilme imkanı sağladığındandır kimbilir,iyiki öyle olmuş bizlere o tavırlarıyla ayna olmuşlar ardımıza bakabildiğimizde birilerinin mücadele edip neler yapabildiğini hissedebildiğimiz zamanlar var diyoruz her ne kadar bazen canlı olarak yetişemesekte onalrın yaşadıklarını dinlemek bile elimizdeki bolluğun kıymetini anlamamış içni yeter de artar bile..
    konu nerden nereye geldi ama iyiki de geldi çünkü buğday diye gelip geçilen nimet su gibi birşey,su kadar olmasa da diye birşey diyemiyeceğim çünkü yaşamda her zerrenin kendine ait bir yeri var ne fazla ne eksik herşey o denli uyumlu bu yüzden elimizdekilerin yerlerini oynatmayaalım onları kaybetmemek için kıymet bilelim...
    ***
    Ayranlı Çorba

    yarım kilo aşurelik buğday
    1 kilo yoğurt+yoğurt
    taze nane
    su
    tuz

    Hazırlanışı:

    buğdayı ayıklayıp yıkayın,pişirmek için bir tencereye koyun.
    göz kararı su ekleyin,yaklaşık buğdayın üzerini bir parmak geçecek kadar,sonrasında suyunu çektikçe(pişmemişse eğer)az az su ekleyin,biraz pişmeye durduğunda 1 kilo yoğurdu ayrı bir yerde iyice çırpın ve yavaş yavaş karıştıra karıştıra buğdayın içine yoğurdu ekleyin.
    yoğurtla bir güzel pişen buğdayı soğumaya bırakın.
    sonra içinden istediğiniz kadar kaseye alın ve göz kararı yoğurt ekleyin isteğinize göre,bir tutam da taze nane doğrayın içine,çok az da sulandırın ve tuzunuda ekleyince çorbanız hazırdır.

    22 Mart 2008 Cumartesi

    Çorbasız olmaz!--Çorba Etkinliği/32

    Tam benlik bir etkinlik!

    Demiştim bu etkinliği görünce bir sürü fikir gelmişti aklıma,bir yandanda nasıl olur diye düşündüm.
    Öncelikle benim için süper bir etkinliğin sahibi olan Lama’ya teşekkürlerimi iletiyorum ve kolaylıklar diliyorum.

    Açıkçası çorbalar genelde annemden sorulur ama genede onları fotoğraflamaya bile bazen vaktim olmuyor,unutuyorum yorgunluktan.
    Yöresel bir çorbada niyetimde vardı ama bir türlü olmadı fotoğraflamam neyse başka sefere kısmet diyelim..

    Ve bu 2 güzel çorbaya girizgah yapalım.
    Açıkçası bir tanesi benim bir aralar yanına bile yanaşmak istemediğim(lezzeti güzel,mesafenin nedeni maydonozdu:)) ama şimdi yavaş yavaş ısındığım bir çeşit,diğeri ise annem(tarifi dergiden alıp)yaptığından beri favorim.
    Açıkçası o dergiden bir sürü tarif dikkatimi çekti ama bu çorba gözümden kaçmış.
    Neyse Sözü uzatmadan tariflere geçeyim hemen..
    Ispanak sapı çorbası:

    Malzemeler:

    Yarım kilo ıspanak sapı
    2 adet patates
    2 adet havuç
    1 adet kuru soğan
    1 çorba kaşığı salça
    1 çorba kaşığı margarin(annem tereyağ kullanmış)
    4-5 su bardağı sıcak su
    1 adet limonun suyu
    4 adet sarımsak
    Tuz,nane

    Yapılışı:

    Ispanak saplarını iyice yıkayıp ince ince kıyın.
    Patates ve havusu temizleyip,küp küp doğrayın.
    Soğanı doğrayıp,bir tencerede salça ve margarinle beraber kavurun.
    Üzerine doğranmış patates ve havucu ekleyin.
    Hemen ardından 4-5 bardak sıcak su katıp,5 dakika sabzeleri haşlayın.
    Tuzunu ayarlayın.
    Sonrasında ıspanak saplarını ekleyip,10 dakika daha pişmeye bırakın.
    Servis yapmadan önce,sarımsağı dövüp limon suyu ve nane ile karıştırın ve çorbaya ilave edin.Sıcak servis yapın.

    **ıspanak sapı çorbası tarifi,sofra dergisinden alınmıştır.
    Maydonoz çorbası:

    Malzemeler:

    2 bağ maydonoz
    Bir adet soğan
    1 çay bardağı bulgur
    2 kaşık tereyağı
    Sıvıyağ
    1 Limon
    Pulbiber
    Tuz
    su

    Yapılışı:

    Soğanı yağla kavurun.
    Pembeleşince biberi de atın,sonra istediğiniz ölçüde(annemin deyimiyle göz kararı)suyu koyun.
    Su kaynadıktan sonra doğranmış maydonozunuzu de ekleyin,maydonoz piştikten sonra bulgurunuzu da içine atın.
    Bulgurla birlikte 1-2 taşım kaynattıktan sonra tuzunuzu ve limon suyunuzu ekleyin.
    Bir taşım daha kaynatıp ocaktan alın.

    Not:kemik suyuylada yapılabiliyormuş,annemin tavsiyesi.

    28 Aralık 2007 Cuma

    Brokoli Çorbası

    Sabah tam çıkıyorum annem arada bir şeyler söylüyor,bende o arada size brokoli çorbası yapacağım diyorum arada tamamlar kaynadı eee akşam eve geldim annem çorba yapmış neyse sabır çektim sabır sabır:)
    Ertesi gün yaparım dedim oldumu dersiniz hayır, ama ismihan teyze(misafirimizdi onun için yapıldı bu çorba:))gitmeden birgün(yani 2 gün sonra) önceye yetiştirdim ve yaptım azmin zaferi:)
    Sonuç nedir çok beğendiler 2 kase içtiler.
    Hatta çok baskı yaptım bakın benim kendi başıma yaptığım bir şey,doğru söyleyin benim mucitliklerimden dedim onlarda karşısında 2.kaseyi bile istediler o kadar beğenmişler:)


    Malzemeler:

    1 paket brokoli
    5 su bardağı su
    2 su bardağı süt
    1 havuç
    1 soğan
    3 çorba kaşığı zeytinyağı
    1 çorba kaşığı tereyağı
    Tuz

    Yapılışı:

    Soğanı yağda biraz kavurun,brokolileri elinizde biraz bölerek içine atın havucuda sonrasında koyun yaklaşık 5 dakika daha kavurun orta ateşte.
    Sonrasında ise suyunu ve sütün bir bardağını koyun tuzunuda ekleyin ve sebzelerin iyice yumuşamısını sağlayacak kadar ocakta pişsin.
    Pişen çorbamızı sonra blendırdan geçirin ve tekrardan ocağa alıp içine kalan bir bardak sütü daha koyup kaynamasını bekleyin bir iki taşım kaynatıp altını kapatın.
    Sonra tereyağınızı ayrı bir yerde eritin ve çorbanızın üzerine gezdirin.

    Supangle

    Bu tatlıyı ne zaman yesem,yapsam annemin eski evimizin küçük mutfağında gösterdiği çaba hep aklıma gelir. Mikser,blender yok iken süzgeç...