3 Mart 2017 Cuma

Germe Nahini



İnsanı bir heyecan kaplıyormuş!
Evet evet,uzun bir aradan sonra buraya birşeyler yazıyor olmak hem çok heyecanlı hem de çok tedirgin edici..
Bu sayfa,2017 yılının eylül'ünde 10 yılı devirecek.Bu benim adıma mühim dursa da blogun son yıllarında üretkenliğin buraya yansıması açısından o mühim olma halini yitirdi.
Buna dair nedenleri buraya eklediğim son yazılarda açıklamıştım. Ama benim için aslında hem değişen hayatımın etkileri hem de bunun yanında buraya ekleyeceklerimi fotoğraflama konusunda yaşadığım sıkıntılar  da sebeplerim oldu. Sıkıntıları tekrardan zikredersem; gece çekim yapamamak,yemekler olduğunda evde olamayıp günışığını kaçırmak, ölçüyle yapılamaması gibi teknik sıkıntılar.
Birşeyi öylesine yapmak yerine her açıdan dikkate alarak yapılmasından yanayım.Mükemmelin peşinde değilim ki yaratılmışların "mükemmele" ulaşmasına da inanmıyorum. Ama burada bir hikaye ve yanında onun sonucunu sunacaksam, bunu uygun bir kareyle aktarmalıyım. Birde insanın hayatla olan bağını yaptığı her eylem hissettiriyor. Umarım buraya uzun aralıklarla da olsa yazdıklarımla aksettirebilmişimdir.

Açıkçası son yıllarda eklediklerimle hep bir silkelenme arzusunda olduğumdan dem vurmuşum. Ama olmamış, olamamış, olamadı...
2015 yılıyla başlayan durma halim ve beraberindeki dönüşüm-değişim ile başka yere doğru, ama aslında aslolana doğru yol aldığımın farkındayım. Bunu buraya iliştirirsem aslında 10 yıllık bir blogger'ın bir yandan da kısa bir özetini bırakmış olurum. Çünkü bu yazıyı okuyacaklara da açıklama borcum var.

10 yıl içinde yazdıklarım evrilmiş ki ben de çok şey yaşayıp, on numara tecrübelerle büyüdüm. Bu tecrübeler düşüncelerime, ardından yaşamıma ve tabiki yazdıklarıma sirayet etti.
Sıfır kilometre diye söylenen klişe tabir yerine, sabit gibi dursa da daimi göçebe bir ruhun açıklaması olarak algılanması da naçizane talebimdir.

Sadece bir yemek blogger'ı değilim. Açıklamak, yazmak, hikayesinden bahsetmek de en azından benim adıma bu sayfanın şartıdır. Çünkü yaşadığım hayatı algılama tarzım böyle. Sadece tarif ekleyip, birşeylerden haberdar etmek değil de içinde varolan hikayesiyle aktarmak arzusuyla yola çıkmıştım. Elimden geldiğince de hem burada hem de İnstagram'daki sayfada da bu şekilde götürmeye çalışıyorum.
Hasılı diyecek sözüm, ekleyecek tariflerim, heybemi doldurma telaşım, dinlemenin hazzı, aktarmanın keyfiyeti olduğu müddetçe buradayım.

Okuyacaklara da müteşekkirim..

***



Burayı açarken aslolan hedefimden bambaşka yere doğru evrilsem de hala en çok istediğim şeylerden biri ailemin köklerinin geldiği yerin mutfak kültürünü tanıtmak, geleceğe aktarmak.
Bulgur diyerek dedemle yaptığım konuşmalarda çocuktum.
Annem ve anneannemi izleyip, öğrendiğimde büyüme yoluna geçmiştim.
Artık bayrak devralmak için uğraşan bir kalfayım.

Bu sebeple uzun aralığın sonucunda o kültürden bir yemekle açılış yapmak da çok daha anlamlı oldu.
Bu aslında bir çorba.Ama fikrimce ve güçlü tadıyla daha çok yemek gibi duruyor. Doyurucu çorba grubundan dersek belki daha uygun olacaktır.
İsmini Zazaca olarak okunduğu şekilde yazdım. Yazımda hata varsa özürler. Çünkü ağızdan ağıza öğrenilmiş bir dilden gelen bu ismi ancak böyle yazabildim.
Bizimkiler için "hedik" bu kara nohuttur. Bizde çocuklar için diş buğdayı yapıldığında bu nohutla yapılır. Tek başına yemek de çok nefistir. Buğday eklenmez,sırf bu yenir.
Böyle çorba olarak da ayrıca bir çeşidi daha var. Buna benzese de onun içine de buğday yerine bulgur köftesi giriyor. Onun da adı "Klorik" dir.
Bir dahakine de onu eklerim inşallah.



Germe Nahini
Malzemeler:

  • 1 kase kara ( Siyah )  nohut
  • 1 çay bardağı buğday
  • Su
  • 2 büyük boy soğan
  • Tereyağ 
  • Kuyruk yağı (bunu kullanmayanlar sırf tereyağ ile yapabilir. Veya kavurma kullanabilirler. )
  • Tuz
  • Toz biber

Hazırlanışı:

  1. Öncelikle kara nohutu akşamdan ayıklayıp,suya koyun.Suyun içine yaklaşık 1 çorba kaşığı tuz da atın.
  2. Sabah sudaki nohutun üzerine siyah bir su çıkmış olacak.Onu temiz su çıkana kadar su değişimi yaparak yıkayın.
  3. Yıkanan nohutu pişireceğiniz tencereye alın. Üzerini baya geçecek şekilde kaynar suyla doldurun. Buğdayı da ekleyin. Kaynadıktan sonra arada köpürecek.O köpükleri toplayıp, atın.
  4. Kısık ateşte pişmeye bırakın.
  5. Çorba pişmeye yakın özleşecek. Eğer suyunu kaybedip hala pişmediyse tekrardan kaynar su ekleyip, pişmeye bırakın.
  6. Çorba pişip hazır olunca altını kapatın.
  7. Zıfırı ( meyane ) için de 2 büyük boy soğanı yemeklik doğrayın. Tereyağ ile kuyruk yağında kavurun.
  8. Soğan karamelize kıvamında kızaracak. Ardından çorbanın altını tekrar açın. Bu zıfırı, tuzu,biberi  de ekleyip, bir kaynama gelene kadar ocağın altını açık tutun.
     Afiyet olsun.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Supangle

Bu tatlıyı ne zaman yesem,yapsam annemin eski evimizin küçük mutfağında gösterdiği çaba hep aklıma gelir. Mikser,blender yok iken süzgeç...