Zeytin Kokulular etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Zeytin Kokulular etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Mayıs 2016 Salı

Zeytinyağlı Favalı Enginar





Veremediğimiz sözlerin tutulduğu,yapmak isteyip de yapamadıklarımızın dağ haline geldiği şehir hayatı
bizi "biz" yapmaktan çok başkası yapıyor.
Bazı şeyleri yapamamak,yetiştirememek,yetememek aslında tamamen bizden sebep değil de çevresel etkileri de içine katıyor.

Her yeni bir yazı için blogu açtığımda aklımdan bu minvalde cümleler geçip duruyor.Bu sebeple burada çok fazla tekrara düştüğümü diyen çıkarsa,çok haklısınız diyorum :)

Ama işte "yemeği fotoğraflayamadım,ah ışık da kaçtı,bunu da çok göz kararı yaptım" gibi türlü türlü sıkıntı ve bazen bahaneye düşen cümlelerle zaman geçiyor.

Blog yazalı yaklaşık 9 sene olmuş. Her yeni yazı silkelenceğimi söylüyor içten içe ama artık bu kadar kesin bir cümle kuramıyorum ve daha yuvarlak bir ifadeyle bereketi bol olsun deyip mevzuyu burada noktalıyorum.

Enginar ve türlü otların,yeşilin tonlarının doğada raksedip pazar tezgahlarında şenlik havası yarattığı bir dönemdeyiz. Bu zamanların bereketini kaçırmayın,pişirin,taşırın,mutfağınıza o şöleni getirin ve sofralarınız şenlenip midenizle beraber ruhlarınız da doysun.

Bu anlayışa sanırım çok fazla teslim olmuş durumdayım. Her hafta enginar,bakla,türlü otlar vb gibi baharın tatlarından envai çeşit eve alıyoruz.

Ama bu sene Münevver abla sayesinde iç baklayla adabına uygun tanıştık. Geçen yıl bir kez iç bakla almıştım ama kabuklarının soyulması gerektiğini sanırım bilmiyordum ki öyle pişirmişim.Bu sebeple evde o beğenilmedi.Ama mevzuyu işin pirinden hem de bu tarifi de kazanarak öğrenince buzluğa şu an bakla yığmaktayım.

Münevver abla da kim diyen olursa; blogların şenlik havasında olduğu,masaüstü ya da diz üstü bilgisayarlarla online olunup,sosyal medyanın zayıf olduğu dönemlerde sağlam bir blog yazarıydı. Sonra blog hayatına bir dur dese de hamdolsun İnstagram üzerinden hala aktif olup makaronları,ekmekleri,güzel tavsiyeleri ve hala aktif şekilde çalışan Nane Limon blogunun arşiviyle hayatımızda.Tabi en önemlisi yol gösterici bir abla olarak her noktada tavsiyeleriyle de..
Münevver abla çok ama çok teşekkür ederim.Şu blog hayatımın en ama en güzel lütuflarından,hediyelerindensin.

Üzerine yapılan iç baklanın favasını kızarmış ekmeğe sürüp ister öyle tek yiyin,isterseniz türlü güzellerle çeşnilendirin. Misalen; Hellim kızartması veya haşlanmış yumurta.Bunlar Münevver ablanın tavsiyeleri. Ben de ceviz koydum,peynirler koyup yedim,ama inanın kaşıklayarak bile yiyeceğiniz güzellikle birşey oluyor. Bu sebeple şimdi enginarla yapsanız da,hazır şu an an pazarlarda bolca satılırken alın,ayıklayın,soyun ve kurutup buzluğa atın. Sonra arada yapıp yapıp lezzetle mutlu olun.


Zeytinyağlı Favalı Enginar



Münevver ablanın bloguna yazdığını buraya aynen aktarıyorum. Ama dileyen olursa sayfasına tıklayıp oradan da bakıp,diğer orijinal ve güzel tariflerine bakabilir.

Zeytinyağlı, taze iç baklalı enginar, Türk Mutfağı'nın özel yemeklerinden birisidir. Yemek zevkini ve mutfağını çok beğendiğim sevgili arkadaşım Ayhan, geçenlerde zeytinyağlı enginarın, bir yerde içine fava doldurularak ikram edildiğini söyledi. Enginarlar kartlaşmadan, hemen denemek istedim tahmin edeceğiniz üzere.

Önce enginarları pişirdim. Benim zeytinyağlı yemek pişirme tarzımı hatırlayanlar olacaktır. Tüm malzeme çiğden; enginarlar, zeytinyağ, tuz, şeker, limon suyu, azıcık sıcak su ile bir tencerede ağzı yağlı kağıtla kapatılmış olarak, suyunu çekinceye kadar pişirdim.

Taze iç baklaların kabuklarını soydum. Bol kuru soğan ve sarımsağı, zeytinyağda biraz çevirdim. İç baklaları ekledim. birkaç dakika sonra, tuz, şeker ve sıcak suyunu ilave edip, suyunu çekinceye kadar pişirdim. Bu süre kabuklar soyulduğu için çok kısa sürdi. Ateşten alınca dereotu ve limon suyunu ilave edip, biraz ılınmasını bekledim. Blenderdan geçirdim.

Bakla püresini, tırtıllı duy taktığım krema torbasına aktardım. Enginarların içini torbadan sıkarak doldurdum. Dereotu ile süsledim.







7 Ekim 2015 Çarşamba

Cevizli-Zeytinli çörek yapalım,üzerimizdeki paslanmışlığı kaldıralım :-)


Az evvel yazıyı,tarifi ama herşeyi hazırladım;çok şey yazıp,kısa özetlerle durumu izah etmeye çalışıp,güzellemeler yaptığım halde bulunduğum yerdeki internet sıkıntısının azizliğine güzelim yazı kurban gitti!

Şu an sinirlenmemek için birşeyler yazmak istiyorum,verdiğim sözü tutmak için yazıyı eklemek istiyorum,herşeye rağmen bloga birşeyler eklemenin heyecanını söndürmemek için yazmak istiyorum ama hakikaten giden yazının güzelliği yüzünden şu an tıkandım!

Ama vardır bir hayrı diyerek yine,yeniden,ilk kez denediğim ve birkaç kez daha denemeden eklemek isteyip "ekle muhakkak"teklifleri de aldığım bir tarifle merhaba diyorum.

Upuzun verdiğim arada herşey yerinde gibi dursa da aslında çok şey değişti,değişiyor,değişecek.Aslında blog veya bunun gibi olduğumuz bazı yerlerden kopmalarımız da bu değişim hallerinden sebep oldu. Muhakkak bunlar bir açıklama,durumu kurtarma olmamalı.Ama bu gibi işlerde dünyada işleyen düzene ayak uydurmak birincil hal olmuş.Bundan ötürü de bugün İnstagram,belki de yarın başka bir mecra üzerinden ses duyurma telaşında olacağız.
Ama şu da var ki hala güzel insanlar,dirayetli bloggerlar var! Ve onların ben gibileri iteklemesi,yazmaya devam etmeleri,uğraşları vs derken bizim de ayakta durabilmemize büyük katkı sağlıyor.

Bu süreçte Mutfak Havlusu,kendi misyonu dışında İnstagram'da kahvaltılarıyla hatrı sayılır bir ün kazandı. Akrabalar,aile dostlarımız,arkadaşlarımız için bizim evin bu kahvaltıları meşhurken,bu şöhret daha da büyüldü ve yayıldı. Nasipse birgün açmayı düşlediğim yöresel yiyeceklerin mekanından önce bu kahvaltıların,öğle çaylarının olmasını tasarladığım bir mekan hayaline dahi dönüştü! İşte 7-8 yıl evvel burada başlayan Mutfak Havlusu,şimdi kendi çapında bir ün ile başka hale dönüştü.
Annesinin çırağı olan ben,şimdi kalfalığa,benim çırağım olan kardeşim de o çıraklıktan çıkmaya doğru ilerledi. Kökü annemde olan,dalları da bizle büyüyen bu sayfa,nicelikde sade,nitelikte kendince bir çıtaya doğru çıktı hamdolsun.

Bundan sonra inşallah biraz daha ilerleyerek,büyüyerek devam edeceğiz.


Zeytinli-Cevizli Çörek

  • 1 paket yaş maya
  • 1 tatlı kaşı tuz
  • 1 tatlı kaşığı tozşeker
  • 1 çay bardağından biraz az zeytinyağ
  • 2 tatlı kaşığı tepeleme ılık tereyağ
  • 2 çay bardağı süt(çay bardağı klasik minik bardaklardan biraz büyüktü.Dileyen aida çay bardaklarıyla da yapabilir)
  • Aldığı kadar un
İç harcı:

  • Yeşil zeytin
  • Siyah Zeytin
  • Ceviz içi
  • Kırmızı toz biber
  • Kekik
Hazırlanışı:

  1. Un dışındaki malzemeleri einizle iyice birbirine karıştırın.
  2. Birbirine özleşen malzemeye azar azar un ekleyin.
  3. Unu birden asla eklemeyin.Hamuru sertleştirir ve istenilen hamura ulaşılmaz.
  4. Yumuşak bir hamur elde edinde bir kenara alıp,yaklaşık yarım saat dinlendirin.
  5. Hamur dinlenirken zeytinleri doğrayıp,ister hafif iri ister ince kıyılan cevizi,biberi,kekiği ekleyip birbirine karıştırın.
  6. Dinlenen hamuru 4 eşit parçaya bölün.
  7. Bu parçaların her birini elinizi zeytinyağına sürdükten sonra iyice incelterek açın.
  8. İnceltip açtığınız hamurların içine zeytinli harcan koyarak ister rulo yapın,isterseniz fotoğraftaki gibi saç örgü yapın.
  9. İstediğiniz şekilde yapmak sizin hayal gücünüze kalmış :-)
  10. Hazır olan çörekleri yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine alın ve tepside de yaklaşık 30-40 dakika bekletin.
  11. Önceden 200 derecede ısıtılmış fırına verin.
  12. Afiyet olsun,kilo olmasın;lezzetli olsun,hüsrana uğratmasın :-)









24 Ağustos 2012 Cuma

Zeytinyağlı Taze Fasulye

Üniversite sınavına hazırlandığım dönemde  yaza doğru zamanlarda eve geldiğimde benim meşhur üçlemelerdendi "zeytinyağlı fasulye+sivri köy biberi+ev yapımı manda yoğurdu"bu üçlü varsa tamam başka da birşey yemezdim.
Halen de bu haliyle çok severim ki bende bazı şeyler hiç değişmez değiştiremem hatta eski kafalı bile diyen olur memnun da olurum.Çok ilginçtir insanların sebatkar olması yaşadığımız topraklarda "eski kafalılık"olarak görünür.Halbuki yeni olanın daha iyi olduğunu kim söyledi ki?Yeniye bu denli çok öykünen toplumlar genelde gelişmekte olan 3.dünya ülkeleri çünkü kurtuluşun yenilikte,yeni soluklarda olduğunu düşünür elde "eski"diye dediğinin halbuki eskimeyen bir sürü nüans barındırdığını göremez bu denli yenilik takıntısından ötürü.Halbuki yeni olmak,yenilik bambaşka birşeydir ama ne yazık ki bu denli kafa yorulmadığından mütevellit bambaşka anlamsızlıklar içinde boğulur.
Neyse biz bunu uzatmayalım çünkü uzadıkça uzayacak bir mevzu bu,herkese ısrarla tavsiye edelim fasulyelerin zamanı geçmeden..
Her hafta yiyin tam zamanıyken sonra benim gibi kış günü ararsınız zeytinyağlı fasulyeyi.

Malzemeler:
  • 1 kilo boncuk fasulye
  • 2 orta boy soğan
  • 3-4 diş sarımsak(dileyen katmayabilir ama annem çoğunlukla sarımsağın lezzetini eksik etmek istemez)
  • Yarım tatlı kaşığı şeker
  • 1 tatlı kaşığı tuz
  • Büyük ise 4 küçük ise 6 adet domates
  • 1 çorba kaşığı silme un
  • Yarım çay bardağı zeytinyağı
  • 1 adet sivri biber

Hazırlanışı:
  1. Soğanı,sarımsağı ve biberi minik minik doğrayıp hafif kavurun.
  2. Domateslerin kabuklarını soyup minik minik doğradıktan sonra kavurduğunuz malzemelere katın.Kapağını kapatıp kısık ateşte 7-8 dakika pişmeye bırakın.
  3. Domatesli karışım biraz piştikten sonra fasulyeyi,tuzu,şekeri ve unu ekleyip hafifçe bir karıştırın.
  4. Zeytinyağlı fasulyenizi son olarak kısık ateşte ağır ağır pişmeye bırakın.
*Su eklemeniz fasulyenizin cinsine göre imiş.Annem özellikle bu notu eklememi istedi,eğer fasulye su bırakmaz ve kuru kalıp birde pişmesse az su ekleyebilirsiniz.
**Bundan önce herşeyi çiğden koyup yapan annem son 3-4 keredir bu şekilde yaptığından bu tarifi verdi.İsteyen herşeyi çiğden tavasına dizip kısık ateşte de pişirebilir ama bu şekilde daha çok lezzetli oluyormuş.
***Un ekleme hadisesini de bir gazete küpüründe yıllar önce Hülya Koçyiğitten alınan "zeytinyağlı fasulye "tarifini görüp aklına bu anekdotu yazan annem o günden beri un ekliyormuş bu yemeğe çünkü un fasulyenin suyunu da güzelleştirip rengini daha bir değişik yapıyormuş.

17 Mayıs 2012 Perşembe

Lokum gibi Enginar

" Lokum gibi oluyor bu meret!"deyip deyip yerim ben bu nefis nimeti.Zaten bu kadar et yemeye meraklı biri için bu denli zeytinyağlı sevgisi,sebze sevgisi de fazla ironik duruyor bunun da farkındayım ama ne yapalım ki hiçbirinden vazgeçmeye niyetim yok.Enginar çok ama çok sevdiklerimden aynı yer elması gibi amma velakin şu 5 seneye yaklaşan blog zamanlamamda becerikli ama ölçü noktasında her yaman ev hanımı gibi "göz kararı"ile iş yapan annem nedeniyle yazamadım,enginar ve bir sürü özel,güzel tarifi.Bugüen kısmetmiş artık demekten başka elden birşey gelmiyor.
Geçen hafta bu senenin ilk enginarını yedik,biraz geç kaldık farkındayım ama bazen böyle olur işte.Fatih camiinin kapısında bir tezgahtan aldım ve harika çıktı!Hatta annem niye 10 tane almadın diye de dokundurdu.Benim uydurmam olan bir köfteli enginar  tarifi de inşallah yapabilirsem en kısa zamanda burada olucak,söz..
Tam enginarları fotoğraflıyordum annem gözü gibi baktığı menekşesini de getirdi önüme ve ona da poz verdirmek istedi..

Zeytinyağlı Enginar
  • 5 adet enginar
  • 2 adet havuç
  • Yarım su bardağı bezelye
  • 1 soğan
  • 2 adet patates
  • 3-4 diş sarımsak
  • 3 çorba kaşığı zeytinyağı
  • 1 çay kaşığı tozşeker
  • Tuz göz kararı
  • 1 su bardağı kaynar su
  • Yarım limon
  1. Enginarları yıkayın ve tavaya dizin.Kaynar suyunu da ekleyin
  2. Havucu soyup minik minik doğrayın bezelyeler beraber enginarların içlerine koyun.Soğanı,sarımsağı,limon suyunu da ekleyin.
  3. Şeker,tuzu,yağı da ekleyin ve kapağını kapatıp kısık ateşte pişmeye bırakın.Yaklaşık 15 dakika kaynadıktan sonra minik minik doğranmış patatesleri ekleyin.Tekrardan kapağını kapatıp kısık ateşte pişmeye bırakın.
  4. Pişip pişmediğini kontrol ettikten sonra pişince altını kapatın.
  5. Enginarlar soğumaya durunca ince kıyılmış dereotu üzerine gezdirin.
*Bazı enginarlar çabuk pişer bu sebeple suyunu kontrol edin,eğer zor pişerse daha çok su isteyebilir.
*Birde eğer taze soğan olursa taze soğan ile de yaparlarsa güzel olur diye annem ekledi..
*Bugün bize gelen annemin kuzeninin eşi Nazan teyze de bir püf noktasından bahsetmiş.Tozşeker serpmek yerine her birine bir küpşeler eklemelisin demiş.Nazan teyze çok teşekkürler bu bilgi için!

30 Ağustos 2009 Pazar

Kuru sebzelerden zeytinyağlı dolma&Kelek-Patlıcan-Biber

Dün(29.08.2009 cumartesi)özel ve güzel bir iftar yaptık.Dostlarla yapılan her muhabbet,sohbet keyiflidir bizim cumartesi tayfasıyla iftarımız vardı sevimli Ömer Bülent'in annesi tatlı mı tatlı arkadaşımız Fatmanın evindeydik!
Sağolsun bizi harika ağırladı buradan da tekrar tekrar Allah razı olsun ondan da lezzetli tatlarıyla emeği geçen arkadaşlardan da..

Malzemeler:

4 su bardağı pirinç
1 su bardağı zeytinyağı
5 büyük boy soğan
Yarım demet maydonoz
Yarım demet nane
Yarım demet dereotu
Yarım demet reyhan
Tuz
Kimyon
Karabiber
Kırmızı pul biber
Urfa biberi(siyah isot)
Tarçın
Boy(baharat)
Çok az kekik
4 diş sarımsak
Şeker
Su

Kuru sebze(Patlıcan-Biber-Kelek kavun)
Kaynar su

Bu arada yeşil çizgili olanlar kelek,antepten gelmişti.

Hazırlanışı:

Soğanları doğrayın zeytinyağıyla güzelce kavurun,pirincinizide yıkayıp süzdürdükten sonra kavrulmuş soğanınıza ekleyin ve pirinçte eklenmiş soğan güzelce kavrulsun.Kavrulma işlemi bitince suyunu ekleyin bir taşım kaynayınca altını kapatın ardından baharatlarını da yeşilliklerini de ekleyin güzelce bir karıştırıp kapağını kapatın demlensin.Kuru sebzeleri de kaynar suyun içine atıp ağzını kapatın.Suyun içinde yumuşayan kuru sebzeleriniz doldurulmak için hazır olunca demlenen iç harcınızla sebzeleri doldurun.Doldurma işlemi bitince göz kararı tenceredeki dolmalarınıza kaynar su ekleyip ocağa alın(kimisi diri sever dediği için annem ölçü vermedi)eğer ki pişmediğini görürseniz az daha su ekleyin.

Annemin notları:)
1)Kelekle patlıcanı o kaynar suda birkaç su yıkayın tekrar bir miktar suyun içinde ocakta bir iki kaynama gelsin çünkü bu kuru sebzeler geç pişiyor.Aynı zamanda 3 ünü bir arada yaparsanız içleri doldurulduktan sonra patlıcan ve kelek ayrı pişirilsin.
2)Kelekle(Kavun)Patlıcanı o kaynar suda birkaç su yıkayın tekrar bir miktar suyun içinde ocakta bir iki kaynama gelsin çünkü bu kuru sebzeler geç pişiyor.3)Birde pişmeye yakın ocaktan alacağınız zaman 1 kaşık kadar zeytinyağı hafif gezdirin dolmaların üstüne parlak olmasını sağlaması için.
4)ıBu arada baharatlar kimisine fazla gelebilir istemediğini eklemeyebilir amma velakin gerçekten onlarla tadı nefis!

13 Aralık 2007 Perşembe

Zeytinyağlılar Etkinliği-Kuşüzümlü Zeytinyağlı Pırasa ve Yer Elması

Yıllar önce ben çocukken dayımlarda kahvaltıdayız yumurta salatasına Zeytinyağı koymuşlardı yememiştim bu kokuyor diye. birkaç zaman sonra annem arkadaşına Zeytinyağı getirtmişti baktım annem salataya koymuş yiyemiyorum kokuyor bu ne böyle benimkine koymayın dedim:)
Evvel zaman içinde gider gelirken ömrümüz,bakarımki ben Zeytinyağsız salata yiyemez olmuşum bana o salata,salata gibi değilde tatsız tuzsuz bir şey olmuş…
Dahada önemlisi birgün hayalim Zeytin ağacı yetiştirmek o ağaçların yanıbaşında-dibinde yaşlanabilmek…
Yaa işte böyle zeytine dair baya bir sözcük çıkabilir devam edersem o yüzden Aysel ablanın mis gibi zeytin kokulu etkinliğine girizgahı kısa tutalım ve ona çok ama çok teşekkür edelim.
Aysel ablanın ve bu etkinliğe emeği geçen geçemeyen herkesin ellerine-yüreğine sağlık deyip sözü şu güzel nimetlere bağlayalım…
Etkinliğe benimde nacizane katkım 2 yemekle ki bu pırasanın benim için anısıda var birgün anlatırım inşAllah…Kuşüzümlü Zeytinyağlı Pırasa

Malzemeler:

1 kilo pırasa
2 havuç
Yarım çay bardağı pirinç
1 çay bardağı zeytinyağı
Tuz
1 tatlı kaşığı Şeker
Yarım çay bardağından biraz fazla kuşüzümü
4 diş sarımsak

Yapılışı:

Zeytinyağla,havucu az bir suyla 10-15 dakika kadar pişirin.
Sonra doğranmış pırasalarınızı,minik minik doğranan sarımsakları,tuzunu ve şekerini ekleyin.
Sonra bir iki kaynama gelince pirincide üzerine gezdirirek ekleyin ve bir kere karıştırıp kısık ateşte bırakın ağır ağır pişsin.
Artık pişmesinin son aşamasında ise kuş üzümlerini üzerine gezdirip ağzını kapatın,takriben 2-3 dakika daha ocakta durduktan sonra kapatın ocağı.
Yer Elması

Malzemeler:

Yarım kilo yer elması
1 tane havuç
Yarım çay bardağı zeytinyağı
Yarım çay bardağı pirinç
3 diş sarımsak
Yarım tatlı kaşığı şeker
Tuz
Dereotu
su

Yapılışı:

Öncelikle pırasadaki gibi havucu ve zeytinyağını suyla pişirin(yer elması çabuk piştiği için iyice pişmesi gerekiyormuş,annem öyle söyledi:)).
Sonra doğranmış yer elmalarınızı da ekleyin tencereye ve ardından doğranmış sarımsağı,tuzu vede şekeride ekleyin kısık ateşte pişsin.
Yemek pişerken pirincide ayrı bir yerde haşlayın sonra yemek pişince haşlanan pirincide üzerine gezdirin ve bir kere güzelce karıştırın(fazla karıştırırsanız çabuk dağılırlar).
En sonra yemeğin altını kapatıp ince ince kıyılmış dereotunuzu üzerine gezdirin ve kapağını kapatın.
Herkese afiyetler olsun.
Anneciğimin bir diyeceğide var,iki yemeğede limonu yerken sıkılıcakmış:)


Herkese afiyetler olsun...

Supangle

Bu tatlıyı ne zaman yesem,yapsam annemin eski evimizin küçük mutfağında gösterdiği çaba hep aklıma gelir. Mikser,blender yok iken süzgeç...